Dünya git gide hayallerimizin dışında bir yer olmaya başlamıştı. Çocukken pembe camlı gözlüklerden baktığımız dünya artık o gözlüklerle baktığımızda bile güzel gözükmüyordu.
Ben bu son yaşanan Ankara patlamasından ve tabiki en yakın zamanda yaşanan Taksim patlamasından çok etkilendim. İçimdeki tedirginlik sürekli kendini hatırlatır bir hal aldı. Sokağa çıkmak ne zaman bizleri korkutur bir hal almıştı. Ne zaman tüm gün tepimizde gezinmesi gereken helikopterler var oldu. Bizler ne zaman sağımızda solumuzda yürüyen her insandan şüphelenir olduk. Ve ne zaman her göz göze geldiğimiz insan bizim için canlı bomba olma ihtimali taşımaya başladı.
Tüm bunları düşünürken Suriyeli bir kadının söyledikleri geldi kulağıma. Diyordu ki “bizimde şehrimizde bombalar patlıyordu biz çok önemsemiyorduk ne zaman ki o bombalar evlerimizin içine düşmeye başladı o zaman anladık herşeyi”. Belki şuanda birebir kurmuş olduğu cümleyi aktaramıyorum sizlere aklımda kaldığı kadarını yazıyorum; fakat durumun vahimliğini dile getirmek istiyorum. Şimdi her zaman gittiğimiz taksimde patlıyor bomba. Belki bu zamana kadar binlerce defa geçtiğimiz sokak, belki tam da orada defalarca arkadaşlarımızı bekledik. Ve belki ogün orada bizde olabilirdik.
Şimdi oturduğumuz yerden sadece kendimiz ve sevdiklerimiz için “iyi ki” diyebiliyoruz. “İyi ki” biz yoktuk. Ama ne farkeder. Ben,sen,o yada onlar. Sonuçta birileri hiç uğruna canında olmadımı. Ve biz hiç tanımadığımız insanlar için sürekli üzülmüyor muyuz.? Birileri sürekli ölmüyor mu.?
Kendi ülkemiz iyice tanınmayacak bir yer haline gelmiyor mu.?
Tek yapabildiğimiz “korkmak”.
Okula gitmekten korkmak.
İşe gitmekten korkmak.
Sinemaya gitmekten korkmak.
Ekmek almaktan korkmak.
İNSANLARDAN KORKMAK.