13 Mart 2016 Pazar

Uçacağım

Karar vermek istemiyorum. Herhangi birşey için bir karar verip bir seçim yapmak istemiyorum. Hayatı neden geldiği gibi yaşayamıyoruz. Neden mecburiyetlerimiz, zorunluluklarımız ve sorumluluklarımız var. Ben bugün yok olsam mesela ve bir daha hiç dönmeyecek  olsam toz olsam, buhar olsam, bulutlara karışsam kim önemsiyecek bugün yapmak zorunda olduklarımı. Yapmam gerektiği halde yapmadıklarım kimin aklında kalıcak. İnsanların yüreğinde bir parça acı, gözlerinde bir damla yaştan başka hiç birşey kalmayacak. Ama ben bütün bunlara rağmen bir karar vermek zorundayım. Ya kalmalıyım bu şehirde ya da gitmeliyim asıl ait olduğum yere. Hangisi daha doğru bir seçim. Gitmem mi kalmam mı? Peki kime göre ya da neye göre. Ben kime göre doğru olan bir karar vermeliyim. Bu sefer aldığım kararla kimleri yada kimi mutlu etmeliyim. Ailem mutlu oldu diyelim. Peki bu can bana emanet değil mi? Ben bu bedenden, bu ruhtan, bu candan sorumluysam benim mutluluğumu kim önemseyecek. Gene ben? O zaman ben başta kendim olmak üzere herkesi aynı anda mutlu etmeyi nasıl becericem.
Bunların hiçbirini istemiyorum. Kocaman bir “ooofffff” çekip atıyorum kenara herşeyi. Ben diyorum ki eğer ben mutlu olucaksam Amirle olmalıyım. Sabah uyanmak için sebebim olarak yanımda olmalı. Akşam eve dönmek için heyecanım olarak evde olmalı. Yarınlar için ümit besliyeceksem, bir ışığım olacaksa o hayatımda yanımda, yakınımda olmalı. 

Sadece kendi mutluluğumsa eğer amacım bana emanet bu candan yükümlüysem bir tek ben “Amir’i” seçiyorum. Kendim için bildiğim en doğru yolda yürümek istiyorum. Başka seçenekler, başka seçimler istemiyorum. Ve bugün toz olup, buhar olup, bulut olucaksam en son onun elini tutmuş olayım. İşte o zaman gerçekten mutlu olucam. Bütün seçimleri arkamda bırakacağım ve tek seçimimin avuçlarından uçacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder