16 Ekim 2014 Perşembe

Alışamadığım "İstanbul"

  Geleneksel ile modernin,doğu ile batının,eskiyle yeninin,zenginlik ile fakirliğin,doğru ile yanlışın özetle;bir çok zıtlığın bir arada varolduğu ve yaşadığı,sürekli olan hareketiyle değişime açık aynı zamanda geçmişiyle iç içe olan büyülü bir şehirdir İstanbul.Uzaklaşıldıkça özlenen kavuşmalarda tekrar tekrar aşık olunan,her semtinde,sokağında,köşesinde farklı bir enerji barındıran “Kadim” şehir.
  Eski ikametçilerinin anlatırken ;”Ah Eski İstanbul!” derken bile eskimeyen,umutların şehri olma özelliğini tarihin hem döneminde koruyabilmiş,sokakları kültür kokan,üstünde yürünen toğrağın altında medeniyetlerini saklayan,suskun ve gururlu bir şehirdir.
  Kendisinden başka hiçbir şehire bahşedilmeyen;iki kıtanın,iki kültürün buluşma.üzün ve sevinç geçişlerinin mekanıdır.(Canınızın en sıkkın olduğu bir günde dahi,Boğaz köprüsünden geçerken denizin üzerine düşen güneş ışınlarını görünce , kısa bir süreliğine de olsa tüm kederinizi unutur,manzaranın tadını çıkarırsınız)
  Her mevsiminde bir renk ,her renginde bir umudu barındıran,hem fırsatların hem de yok oluşların ikametgahıdır.Sesiyle de sessizliğiyle de büyüleyebilendir.Gündüz kalabalık gece sakin ancak her daim davetkar…
  Türkiye’de Kentleşme ve Modernizm ölçüsüyle bakıldığında;büyümenin beraberinde getirdiği yıkımlarıda n çok yaşayan şehir olma özelliğindedir.1950’li yıllarda başlayan ve hızlanan göçler ve kentleşme sürecinde İstanbul hem kazancın hem de yok oluşun merkezi olmuştur.
  Bir ucunda abartılı zenginlik diğer ucunda yoksulluğun kol gezdiği,yaşam savaşının hd kalitedeki görselliğiyle İstanbul;Türk tüketim toplumun lokomotif şehir özelliğini taşır.İçindekinin merakından bir çırpıda parçalanan hediye paketi gibi,yaşamsal alanlarının ışık hızıyla konutsal mekana dönüştüğü,akciğerleri tükenmiş maraton koşucusu gibi eski yaşamsal gücünden yoksun ve yorgun.
  Her yaştan ikametçisinin kendine ait bir yaşamsal alanda avunabildiği uyuşturu etkisindeki mekanlarıyla,Türk Toplum yapısında önemli bir konum(?) olma özelliğini hiç kaybetmemiştir.
  Kentleşme adına mekansal ve kültürel yozlaşmanın en hızlı gerçekleştiği,yabancılaşma ve yalnızlığı katlayan yapısıyla,İstanbul şehri kontrol edilemeyen bir büyümenin ve yıkımında kentidir.
  Ama İstanbul’dur O! Tarihe,yıkımlara,insanlara direnen ve yeniden ayağa kalkmanın yolunu her daim bulabilen bir şehir olmuştur.

2 yorum: