29 Mart 2015 Pazar

24'ten......25'e :)

Diğer tüm yazılarımdan sonra şuanda bunu arkadaşlarımın beni soktuğu 25 yaş bunalımı ile yazıyorum.:))) Aslında dolu dolu 24 yaşımın içinde gezinmeye başladığımı sanıyordum. Ama inatla "24'ü bitirdin artık 25'e girdin" diye defalarca direttiler. Peki ben ne zaman kaç yaşında olduğumu takar hale geldim. Farkında olmadan diretilen 25 yaş bunalımını yaşıyor olamam dimi?:D Hem bu 25 yani 35 değil ki. 
Ben mutluyum. Mutlu bi çocuktum, mutlu bir ergenliğim oldu ve şuanda mutlu bir gencim. Tüm hayatımın isteklerim ve hayallerim doğrultusunda ilerlemiyor olsada hayatımda olmasını istediğim herkes yanımda o yüzden detaya çok fazla takılmıyorum. Her yaşın bir güzelliği var kafasının doğru olduğunu düşünüyorum. Şuanda bir önceki yaşımda yapmak isteyipte yapamadığım herşey bende belkide keşke olarak yerini aldı.
Herneyse eski yaşıma güle güle yeni yaşımda umarım tüm güzellikleriyle gelmiştir. Böyle biraz kendi   kendime doğum günü kutlar gibi oldum.:)))) Benim için her yıl bitimi yeni yıl değildir; ben kendi yaş bitirmemle yeni yıla başlarım. Sıfırlanmak gibi gelir bana.:D 
Bugünde benim için yılın yeni günü gibi bir şey. Şuanda önümde duran 11 dersin vize baskısı altında son blog yazımı anca bu kadar yazabiliyorum. Bunu görüp okuyan tüm arkadaşlarıma da vizelerde başarılar diliyorum; hepimiz için güzel ve kolay bir hafta olur umarım.:))))

22 Mart 2015 Pazar

Hadi İnşallah'ı izlediniz mi?

Pucca'nın "Hadi İnşallah" kitabından uyarlanan film 28 Kasımda vizyona girmişti. Fakat ben daha yeni izleyebildim. Daha doğrusu giden bir kaç arkadaşım tavsiye etmediği için gitmemiştim. Ama geçtiğimiz günlerde mutsuzluğun dibine vurduğum anlardan biriydi ki onu izledim. Evet belki çok izlemeye değer bir film değil ama kendinizi mutsuz hissettiğiniz anlarda sizi güldürmeyi başarıcak kadar iyi en azından. Çok çok iyi filmleri kovalamak yerine bence arada kafanızı rahatlatıcak birşeylerde izlemesiniz. Film herzaman düşündürmek veya nebiliyim bizi çok fazla etkisi altında bırakmak zorunda değil bence. Arada sadece izlemiş olmak için izlemek gerek.:) Pucca'nın kitaplarıda,kitaplarından uyarlanan bu filmde bana iyi geldi:))


18 Mart 2015 Çarşamba

Günümüzde e-ticaret

E-ticaret günümüzde oldukça yaygınlaşan ve git gide de büyüyen bir platform haline geliyor. İnsanlar artık internet üzerinden yapılan alışverişleri tercih ediyor. Çünkü hem zamandan kazanıyorlar, hem yoldan kurtuluyorlar, hemde istedikleri ürün ayaklarına kadar geliyor. Fakat bu herkes için böyle değil. Bu işin kolaylığından faydalananlar olduğu kadar bu işi güvenilir bulmayan bir kısımda var. Kredi kartı bilgilerini internet üzerinden bir siteye verirlerse sorun olacağını düşündüklerinden dolayı e-ticarette bir türlü yer edinemiyorlar. Aslında bu sanal ortamın bir sorunu değil günümüz şartlarında insanların birbirlerine olan güvensizliğinden kaynaklı bir durum gibi geliyor bana. Bu olanakları sürekli kullanan insanlar bile ismini çok duymadıkları siteleri tercih etmek yerine artık akıllarda yer etmiş belli başlı siteleri tercih ediyorlar.
Ama yakın zamanda tanık olduğum bir durumdan söz edecek olursam eğer insanlar araya tanıdık, arkadaş, eş dost girdiği zaman hiç bilmedikleri siteleri tereddüt etmeden kullanabiliyor. Tavsiye üzerine yaygınlaşan bir platform belkide e-ticaret ortamı. Günden güne artan bir pazara sahip bu alanda aktif olarak alışveriş sitelerini kullanan biri olarak ben bile adını çok duymadığım, girdiğimde tasarım bakımından bana basit gelen, dikkatimi çekmeyen reklamları olan siteleri tercih etmiyorum. Buda var olan bu sitelerin izledikleri yolda ikna sürecinde yetersiz olduğunu gösteriyor bize. Ama reklamalarıyla dikkat çeken, site içerisinde girdiğimizde bizi doğru yönlediren, karmaşık olmayan sonuç odaklı içeriğe sahip olan, görünüm ve tasarım bakımından zengin olan siteler bizde ikna olmuş duygusunu ortaya çıkartıyor ve onları tercih etmemizi sağlıyor.

7 Mart 2015 Cumartesi

Bir Ben!

Öğreniyoruz, sürekli yeni bir şeyler öğreniyoruz. Her yeni gün benim için farklı deneyim oluyor. Yeniden keşfediyorum. Yaşadığım yeri, yanımdaki insanları hatta kendimi bile her gün yeniden keşfediyorum. Yeni keşifler mutlu eder sanırdım insanları ama her yeni şey benim için hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Sonra küçük mutluluklar yaratmaya çalışıyorum kendime. Çünkü bir yerden tutunup devam etmek zorunda olduğumu biliyorum. Ama bazen o kadar çaresiz hissediyorum ki kendimi sanki tüm mutluluk kırıntılarım elimden düşüp gidiyor gibi geliyor.
O zaman diyorum yeniden can verebileceğim birşeye sahip olayım. Her gün can vereyim ona diyorum. Aklıma mor, beyaz salkımları olan bir çiçek hayali düşüyor. Tamam diyorum, karar verip gidip alıcam diyorum. Sonra vazgeçiyorum. Onada burda değer vermeyecekler biliyorum. Onunda boynu bükülücek, kurucak, her gün canından edicekler onu diyorum. Ve kimsenin elinin,düşüncesinin değmeyeceği tek yere sığınıyorum; hayallerime. Bir tek orada yalnız kalabiliyorum. Bir tek orda dilediğim gibi konuşup, dilediğim gibi hareket edebiliyorum. Kah asıp kesiyorum,yok ediyorum, yıkıp geçiyorum. Kah kahkahalara boğuluyorum, mutluluktan kendimi unutuyorum. Ama sadece orada kendim olabiliyorum hissediyorum.
Yaşamak zorunda olduğumla, yaşamak istediğim hayat arasında sıkışıp kalmış bir kızım ben. Yaşamak istediğim hayat içinde asıl ben olmak için gün sayıyorum sadece. İlk yapacağımda işte o mor,beyaz salkımlı güzel çiceği kendime ortak etmek olucak..

3 Mart 2015 Salı

18'den sonrası..

Hatırlıyorumda 18 yaşına gireceğim zaman çok heyecanlıydım. O zamanlar 18 olmak büyümekti bizim için. Artık daha özgür olmak demekti. Anne ve babadan biraz sıyrılmaktı. Yada 18 yaş için çizilen imaj sadece öyleydi.:) Hayatımızın merkezi arkadaş ve aşk odaklı bir yaştı. 18 yaşına girmek için seneler sanki çok yavaş geçmişti ama sonrası için eminim şuanda hiçbirimiz aynı şeyi düşünmüyoruzdur. 20,21,... derken 24'te olduğumuzu fark edişimiz biraz komik oldu. Aslında çokta ileri bir yaş değil ama 18 yaşını heyecanla bekleyen biz deli dolu çocuklar için 24 biraz korkutucu gözükmeye başlamıştı. Ve bugün internette bir yazıyla karşılaştım ve bunu beni okuyan arkadaşlarımlada paylaşmak istedim:))
20'li yaşların sonuna doğru yaklaşanların çok iyi anlayacağı 13 şey diye bir başlık dikkatimi çekti. Madde madde özetlemişler onlarda şu şekildeydi;
*"Sende notlar var mı canım ya" dönemleri bitti.
*Kirasını kendiniz ödediğiniz bir ev var artık.
*Hangoverlar artık daha çok yıpratıyor.
*Kırışık kremlerinin gerçekten işe yarayıp yaramadığını en çok araştırdığını dönem.
*O kalabalık ortamların yerine bir kaç yakın dost üç beş arkadaş.
*Sağlıklı beslenme çalışmalarına başlamayı düşünecek kadar yaşlı, beceremeyecek kadar genç olmak.
*Hoşunuza giden dizinin bir gecede iki sezonunu bitirdiğiniz gecelere elveda.
*Sanki etrafınızda ki herkes bir anda evlendi değil mi?
*Ailenizi daha çok anladığınız ve daha çok vakit geçirmek istediğiniz yaşlar bunlar.
*Biraz para biriktirmek ne süper olurdu dimi?
*Yeni nesil müzikleri dinlemeye çalışsanızda hiç tat vermiyor.
*Yanlış yada zararlı şeyler yapanları hiçbir zaman bu kadar çok engellemek istememiştiniz.
*"Bitse de bir evime gitsem" iç sesi tanıdık mı?
Ben bunları okurken her madde de kendimi "evet evet" derken buldum. Bakalım siz nasıl karşılayacaksınız:))