19 Ocak 2015 Pazartesi

Diyorum ben ona..

Yanında kelimlerimi seçmeden konuşabildiğim için dost diyorum ona. Heran telefonun bir ucunda olduğunu hissettirdiği için dost diyorum ona. 
Yokluğunu hiç hissettirmediği için, mesafeler aramıza hiç girmediği için, haksızda olsak birbirimize her zaman destek olduğumu için dost diyorum ona. 
Beni yarı yolda bırakmadığından adım kadar emin olduğum için, koşulsuz ve şartsız her zaman benim iyiliğimi istediği için, gözyaşımı silerken için için üzüldüğü, kahkahalara boğulurken bana eşlik ettiği için dost diyorum ben ona. 
Kaybetmekten hiç korkmadığım, uzakta olsa varlığını her zaman hissettirdiği için ve hiçbir zaman karşılık beklemeden bütün bunları yaptığı için "kardeş" diyorum ben ona..


18 Ocak 2015 Pazar

Anlayamıyorum

Bir arkadaşım vardı bana hep "Ecem çok safsın ama bunu fazla iyisin anlamında söylüyorum bu kadar saf olma" derdi. Ya hadi Allah aşkına bırak der geçiştirirdim. Sonra sonra anlamaya başladım ne demek istediğini. Ben kendimden çok çevremdekileri düşündüm. En sevdiklerim her zaman en iyi olsun istedim. Kendimden fazlasıyla ödün verdim arkadaşlıklarımda. Ama dedim ki nasıl davranırsam öyle karşılık alırım; o yüzden Ecem olabildiğin kadar arkadaşlarının iyisinde de kötüsünde de yanında ol dedim. Sonra tabikide hayat bana böyle olmadığını gösterdi. Değer gördüğüm kadar değer vermem gerekirdi ama ben hiç bunun ayarını tutturamadım.
Tamam artık bundan sonra böyle olmucam dediğim her zaman "öyle" olmaya devam ettim. O yüzden de hep üzülen, kırılan ben oldum.
Hayatta ailenden başka kimseyi haddinden fazla önemsemicekmişsin bunu anladım anlamasına ama boş vermeyi öğrenemedimki.
İstisnasız herkesten almam gereken darbeyi aldım ama genede akıllanamadım..

15 Ocak 2015 Perşembe

Hayat..

Hayat çok şey öğretiyor bize. Yaşadıkça tecrübe ediniyoruz, ders alıyoruz, yanlışlarla doğruyu buluyoruz. Ben susa susa sabretmeyi öğrendim. Kendime dur demeyi öğrendim. Yutkunmayı öğrendim söylemek istediklerim boğazımda düğüm düğüm olduğunda. 
Beklemeyi öğrendim zamansız, yersiz, olur mu olmaz mı demeden. İnandığım şu ki en büyük dersi hayat verir bize. 
Ne 40 yaşında kocası tarafından aldatılmış iki ergenlik çağındaki çocuğuyla ortada kalmış ve o yaştan sonra hayat mücadelesine giren bir kadın kadar hayat tecrübem var; nede 70-80 yaşında gelmiş  hayatın bütün zorlularını, acılarını, sevinçlerini yüzündeki çizgilere sığdırmış bir kadın yada bir adam kadar tecrübem var. 
Ben 23 yaşında babasının kanatları altında yaşamış bir kızım. Hayata dair büyük tecrübelerim, aldığım büyük dersler yok. Ama insanlar tanıdıkça doğruyla yanlışı ayırt etmeyi kendim öğrendim. 
Kime gülceğimi, kime gülmüceğimi kendim öğrendim; ve kime DOST diceğimi kendim öğrendim...
Bu yazında bundan haberdar olmayan dostum Anıl Uzunlar'a gelsin. 

14 Ocak 2015 Çarşamba

En güzel "evet"

Madem ki bu blog hesabı tamamen benim günlüğüm haline geldi o zaman geçen gün "En mutlu günümüz" paylaşmış olduğum yazıyla ilgili ufak bir iki resim paylaşıyım. Hayatımın en güzel "evet"ini o akşam verdim:))) Boğazımın düğüm düğüm olduğunu ilk defa o akşam hissettim. İlk defa çok şey söylemek isteyipte hiç birşey söyleyemedim o akşam.



Bizim evin halleri:))

Yazmam zorunlu hale geldiği zaman hep tıkanmışımdır. Hemen hemen her gün elime alıyorum bilgisayarı yazı yazmak için ama on dakika sonunda pes edip kapatıyorum.
Belki yazmaya değer bir şeyler olmuyordur hayatımda. Rutine bağladığım dönemlerden bir,  çünkü "final" dönemi:) 
Aslında tamda buyüzden kafamı verip okunmaya değicek şeyler yazamıyorum. Şuanda tam olarak ev halindeyim. Ev arkadaşlarımdan biri spora gitti. Her akşam büyük bir istikrarla üşenmeyip gidiyor; o yüzden hayranım gerçekten ona:) Kendisi hostes. Turizm ve Otel İşletmeciliği okudu fakat o alanda çalışmak onu tatmin etmediği için hostes olmaya karar verdi. Şimdi halinden memnun gibi, zaman zaman söylensede en azından parası iyi;)
Diğer ev arkadaşım şuanda tam olarak karşımda mutfakta iş arkadaşlarına kek yapmakla meşgul. Fakat keke bir çay bardağı süt koymak yerine bir su bardağı süt koyduğu için fırının başında ne olucağını merak eder biçimde pişmekte olan keki izliyor. Kendiside ekonometri mezunu. Asla bankacı olmam derdi okulu bitirdikten sonra ama bankacı oldu.:) Sevmiyor ama katlanıyor.
Diğer ev arkadaşım ise okul bittikten sonra Amerikaya gidicek. Onun için salonda oturmuş bir yandan dil çalışıyor bir yandan da araştırmalar yapıyor. 
Bende ne yazıcağımı bilmeden oturduğum bilgisayarın başında kendimi bir anda ev hallerimizi anlatırken buldum ve bugünde böyle olsun dedim..Yani bizim evde son durum bu..:)